7 Haziran 2017 Çarşamba

.....


Varlığıma dair hiçbir parça, dünyaya uyum sağlayamıyor. Çok denedim. lakin içim, içine bir türlü karışamadı. Beklentiyi düşük tutmak bir yana, hayatın bana sunacağından beklentim en fazla daha huzurlu ve kendimle daha mutlu yaşayabilmekti.
Ya da bu boktanlıkta herhangi bir şeyde sabit kalabilmek senin gibi normal bir düzene sahip olabilmek. (normal üzüntüler, normal mutluluklar, normal düşünceler, normal olaylar...) Örnekler aynı standartta rahatlıkla çoğaltılabilir. Sırf bu yüzden kelimelerden sıkıldım, kendimi anlatmaktan ve tanıtmaktan..

Konuşsam ne değişecekti, ben bu dünyada uyum sağladığımı sandığım zamanlar geçirip kendimi daha çok tükettim. içimdekileri , farkındalıklarımı ve gerçekliğimi sen ve senin gibi insan normlarında yaşayanlar için anlamsızlaştırmaktan başka  hiçbişey değişmedi..
Asıl mevzuları, dudaklarımdan boğazıma doğru uzanan yolun kenarında bir bahçeye gömdüğümden; zaman zaman kaybolan eşyalara, biten sigaralara, bir şarkı ve hatta uzayı göremedğim için ağlamayı seçiyorum. 
Kendi içimde tutarlı bir dünyanın peşinde uykusuz geceler geçiriyorum. Gün doğarken, hiç olmazsa o tutarlılığa erişebilmiş olmanın verdiği hastalıklı mutlulukla yatağımın başuncundaki pencerenin önünde sızıp kalıyorum çoğu gece.  
Bir süredir ilişkiler üzerine düşünüyorumda. Naçizane tecrübelerime dayanarak, aşkın karşıtının yalnızlık değil, hissizlik olduğu sonucuna bir kez daha vardım. Öyle olmak zorunda zira aksi bir olasılığa yüreğim dayanmayabilir. Elinde olana sıkıca sarılmaktan başka çaresi olmayanlar beni azda olsa anlayabilir de, anlamasına ihtiyaç duyduğum bi kaç kişi yüzünü benliğime bir türlü çevirmiyor.
Diğer taraftan, hayatımdaki her şey 9 şiddetinde yıkılıyor. Bilindiği gibi 6’dan sonrası felaket sayılır,  bundan dolayı altından kalkacak derman bulamıyorum. 

En azından dürüstüm artık. Sabırsızlıkla, tükeneceğim günü bekliyorum.